( sözleşme pazarı) her zaman aşırılıkların yeri olmuştur — bazıları hesaplarını onlarca kat artırırken, pek çok kişi de birkaç dakika içinde iflas etmektedir. Birçok yeni yatırımcı, elinde birkaç bin dolar ile hayal ettiği hayatı değiştirme hayaliyle pazara giriyor. Sürekli ticaret yapıyorlar, “karı maksimize etmek” için yüksek kaldıraç kullanıyorlar, ancak sonuç genellikle peş peşe likidasyon zincirleri oluyor, tüm sermayelerini kaybediyorlar ve hayal kırıklığı içinde piyasadan ayrılıyorlar.
Çoğu yatırımcının fark etmediği şey şudur: kaldıraç bir kazanç aracı değil, riskleri büyüten bir mercektir. Her işlem girişi, sıfırdan kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmaktır. İşlem ücretleri, kayma ve “çok fazla girip çıkma” nedeniyle oluşan dengesiz psikoloji, hesabı yavaş yavaş kesen kör bir bıçaktır. Ve %90 kaybedildiğinde, başlangıç noktasına dönmek “iki kat kazanç” değil — 9 kat artış gerektirir, bu da neredeyse imkânsız bir yolculuktur.
Sürebilirlik ve istikrarlı kazanç elde etmek için en önemli şey, piyasada hayatta kalma düşüncesini inşa etmektir — bu, duygulardan veya “sezgi” den değil, sistem, disiplin ve olasılık temelli bir düşünce yapısıdır.
Bollinger Bantları (BOLL) örneğiyle alalım — göründüğü kadar basit bir araç ama doğru anlaşıldığında son derece etkili. Çoğu yatırımcı yalnızca BOLL bandının “genişlemesi veya daralması” ile ilgilenirken, özünde üç faktör yatmaktadır:
Kapatma dizesi (closing), dalgalanma birikim aşamasıdır. Ortadaki eğim, alıcıların veya satıcıların gücünü gösterir. Hacim artışı ile birlikte dizeyi açmak, fırsat sinyalidir.
Orta bant hafif yukarı eğilmeye başladığında ve fiyat alt banttan çıkıp artan hacimle yukarı yöneliyorsa, bu yükseliş trendinin oluşmakta olduğunun işaretidir. İdeal strateji, (alt bant) bölgesinde pozisyon açmak, eski dipte stop-loss koymak ve fiyat üst banda değdiğinde kar almak olacaktır. Bu bir “piyasa tahmini” değil, kaosu kontrol edilebilir olasılıklara dönüştürmektir.
Bununla birlikte, risk yönetiminin üç temel kuralı vardır:
Her kayıp emri toplam sermayenin %2'sini aşmamalıdır. Günde en fazla 2 işlem yapılmalıdır. Geçici kar %50'ye ulaştığında, ana sermayeyi korumak için hemen çekilmelidir.
Bu prensipler muhafazakar gibi görünebilir, ancak bu muhafazakarlık en uzun süre hayatta kalmanın ve en sürdürülebilir kâr elde etmenin sırrıdır.
( vadeli sözleşmesi, sıradan insanların finansal bir dönüm noktasına ulaşmasına gerçekten yardımcı olabilir. Ancak, duyguları disipline dönüştürüp, sezgisel yargıları kurallı bir sisteme dönüştürdüğünüzde, yatırım bir meslek olur, kumar değil.
→ Sözleşme dünyasında duygular sizi kaybettirir, yeni sistem sizi kazandırır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Sözleşme Piyasası: Başarı ile İflas Arasındaki Sınır Sadece Bir Düğme Basımı Uzaklıkta
( sözleşme pazarı) her zaman aşırılıkların yeri olmuştur — bazıları hesaplarını onlarca kat artırırken, pek çok kişi de birkaç dakika içinde iflas etmektedir. Birçok yeni yatırımcı, elinde birkaç bin dolar ile hayal ettiği hayatı değiştirme hayaliyle pazara giriyor. Sürekli ticaret yapıyorlar, “karı maksimize etmek” için yüksek kaldıraç kullanıyorlar, ancak sonuç genellikle peş peşe likidasyon zincirleri oluyor, tüm sermayelerini kaybediyorlar ve hayal kırıklığı içinde piyasadan ayrılıyorlar. Çoğu yatırımcının fark etmediği şey şudur: kaldıraç bir kazanç aracı değil, riskleri büyüten bir mercektir. Her işlem girişi, sıfırdan kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmaktır. İşlem ücretleri, kayma ve “çok fazla girip çıkma” nedeniyle oluşan dengesiz psikoloji, hesabı yavaş yavaş kesen kör bir bıçaktır. Ve %90 kaybedildiğinde, başlangıç noktasına dönmek “iki kat kazanç” değil — 9 kat artış gerektirir, bu da neredeyse imkânsız bir yolculuktur. Sürebilirlik ve istikrarlı kazanç elde etmek için en önemli şey, piyasada hayatta kalma düşüncesini inşa etmektir — bu, duygulardan veya “sezgi” den değil, sistem, disiplin ve olasılık temelli bir düşünce yapısıdır. Bollinger Bantları (BOLL) örneğiyle alalım — göründüğü kadar basit bir araç ama doğru anlaşıldığında son derece etkili. Çoğu yatırımcı yalnızca BOLL bandının “genişlemesi veya daralması” ile ilgilenirken, özünde üç faktör yatmaktadır: Kapatma dizesi (closing), dalgalanma birikim aşamasıdır. Ortadaki eğim, alıcıların veya satıcıların gücünü gösterir. Hacim artışı ile birlikte dizeyi açmak, fırsat sinyalidir. Orta bant hafif yukarı eğilmeye başladığında ve fiyat alt banttan çıkıp artan hacimle yukarı yöneliyorsa, bu yükseliş trendinin oluşmakta olduğunun işaretidir. İdeal strateji, (alt bant) bölgesinde pozisyon açmak, eski dipte stop-loss koymak ve fiyat üst banda değdiğinde kar almak olacaktır. Bu bir “piyasa tahmini” değil, kaosu kontrol edilebilir olasılıklara dönüştürmektir. Bununla birlikte, risk yönetiminin üç temel kuralı vardır: Her kayıp emri toplam sermayenin %2'sini aşmamalıdır. Günde en fazla 2 işlem yapılmalıdır. Geçici kar %50'ye ulaştığında, ana sermayeyi korumak için hemen çekilmelidir. Bu prensipler muhafazakar gibi görünebilir, ancak bu muhafazakarlık en uzun süre hayatta kalmanın ve en sürdürülebilir kâr elde etmenin sırrıdır. ( vadeli sözleşmesi, sıradan insanların finansal bir dönüm noktasına ulaşmasına gerçekten yardımcı olabilir. Ancak, duyguları disipline dönüştürüp, sezgisel yargıları kurallı bir sisteme dönüştürdüğünüzde, yatırım bir meslek olur, kumar değil. → Sözleşme dünyasında duygular sizi kaybettirir, yeni sistem sizi kazandırır.